Biz içerde ekonomik kriz, göçmen sorunu, siyasal gelişmeler ya da yeniden yükselişe geçen döviz kurlarıyla oyalanırken başka bir tarafta dünya dönmeye devam ediyor.
5G Internet, Metaverse, yapay zeka ve diğer teknolojik gelişmeler tüm hızıyla hayatımıza girmiş olmasına rağmen; bazı konularda insanlık hala geçmiş miraslarını yemeye devam ediyor. Bunun başında da sanat ve sanatsal üretim geliyor.
Geçtiğimiz 60-70 yıla baktığımızda evrensel anlamda ürün veren pek çok müzisyen ya da grubun adını sayabiliriz. Elvis Presley, Madonna, Michael Jackson, Rolling Stones, Deep Purple, Abba, Led Zeppelin, The Beatles… Liste hayat görüşünüz ve müzik zevkinize göre farklı olsa da uzayıp gider.
Tüm bu sanatçı ve gruplar içinde müzik tarihinde ayrıcalıklı yeri olan bir grup daha var ki, o da Pink Floyd’dur. Wish you were here, “Money” ve “Hey you” gibi pek çok hit şarkısı olan grup, özellikle “Another brick in the wall” şarkısı ile pek çok insanın hem kalbine hem de aklına girebilmiş bir gruptur.
Şimdilerde grup yeni bir şarkı ya da beste için değil ama geçmiş mirasları ile gündemde. Sanat hayatlarına başladıkları 1964’en beri ürettikleri tüm şarkı ve şarkı sözlerinin telif hakları müzik dünyasının iki devi Warner Music ve BMG’yi birbirine düşürmüş durumda.
Uzmanlar grubun geçmiş külliyatını kapsayan telif hakları için üzerinde konuşulan rakamın 500 Milyon doları geçeceğini söylüyor.
Geçtiğimiz günlerde benzer bir haberde bu sefer Bruce Sprinsteen’in adı yazıyor ve 550 milyon dolarlık rekor bir rakamdan bahsediliyordu.
Muhtemelen Pink Floyd’un telif hakları -belki kapsamı genişletilmek suretiyle- bu rekoru da geçerek, 80’li yıllara damgasını vuran albümleri “The Wall” da yaptıkları gibi, bir duvarı daha yıkmış olacak.
Elbette, artık gelişen teknolojinin yardımıyla kendi odasında neredeyse profesyonel kayıt seviyesinde şarkılar yapıp Youtube üzerinden dünyaya yayabilen insanlar var. Ama maalesef bu şarkılar, besteler ya da sözler 50 – 60 yıl önce yukarda saydığımız grup ya da sanatçıların ürettikleri kadar etkili olamıyor, aklımızda ya da kalbimizde yer almıyor.
Belki üretilen eserlerin kalitesi düştü diye düşünebilirsiniz ama şu da var ki; ne biz insanlar 50-60 yıl öncesindeki insanlarız ne de dünya 1960’ların dünyası. Maddi varlıkların değişip dönüşmesi yanında bizlerin duygu dünyaları da değişmiş durumda. Tabii ki iletişim aletlerinin sayısı ve biçimindeki olağanüstü değişim de bunu etkiliyor.
Artık ne Madonna, Michael Jackson, Beatles ya da Pink Floyd kadar etkili – kalıcı sanatçılar olacak, ne de bundan sonra üretilen eserlerin 50-60 yıl sonra aranma – özlenme oranı şimdiki gibi olacak. Ülkemizde bile Cem Karaca, Neşet Ertaş, Barış Manço ya da Zeki Müren’in hala bu kadar özleniyor, eserlerinin hala bu kadar tüketiliyor olmasının sebebi de bu olsa gerek.
Yine de siz yeteneğinizin olduğu alanda ürettiğiniz bir eser varsa, telifini almayı ihmal etmeyin. Belki 50 yıl sonra, sizin de kırdığınız bir duvar olabilir…