Bu ara bize en sık sorulan soru… Cevap: Gittiğiniz pazarlarda markanızı mutlaka tescil ettirin.
Kurun sağladığı rekabet avantajı ve dünya konjonktürünün bizim için olumlu şekilde değişmesi sonucu Türkiye hemen hemen her ay yeni bir ihracat rekoru kırıyor.
Ancak yurt dışında tescil ettirilen marka sayılarına bakıldığında maalesef yerimiz çok yukarılarda değil.
Mesela Avrupa’nın Almanya’dan sonra en kalabalık ülkesi olmamıza rağmen AB marka başvurularında 25 yıldır ilk 10’a bile girememişiz.
Peki yurtdışında markamızı nasıl tescil ettireceğiz.
Marka tescil işlemi, diğer sınai haklarda olduğu gibi ÜLKESELLİK arz eder. Yani bir marka sadece tescil işlemi tamamlanmış olduğu ülkede koruma sağlar. Yani Türkiye’de yapılmış bir tescil işlemi, markayı örneğin Almanya ya da Amerika’da koruma sağlamamaktadır.
Farklı bir ülkede marka tescilinden kaynaklanan haklara sahip olabilmek için, ilgili ülkede markanın tescilli olması gerekmektedir.
Gelişen dünya ticareti doğrultusunda ülkeler, mal ve hizmetlerin sorunsuz bir şekilde dünyada dolaşımını sağlamak amacıyla uluslararası tescilleri kolaylaştırmak ve maliyetleri aşağı çekmek için bazı sistemleri devreye soktular.
Kısaca bu sistemlerin neler olduğuna, sağladıkları avantaj ve dezavantajlara bakalım.
- Ülkesel Başvuru: Tek tek hedeflediğiniz ülkelerde işlem yapmanızı sağlar. Özellikle çok sayıda ülkede işlem yapmak isteyen markalar için maliyet ve operasyon anlamında önemli yükler ortaya çıkartır. Ancak en büyük avantajı, başvuru yapılan her ülkenin birbirinden farklı yasal düzenlemeleri konusunda başvuru sahibine esneklik sağlamasıdır. Bazı tescil sistemleri “bir ülkede red nedeni, sistem üyesi tüm ülkelerde ret nedenidir” prensibi ile ilerler. Ülkesel başvuru, bu konuda başvuru sahiplerine hamle avantajı sağlar. Genellikle herhangi bir başvuru sistemine dahil olmayan Arap, bazı Afrika ve Güney Amerika ülkeleri için çok sık kullanılmaktadır.
- Madrid Protokolü: Halen 114 ülke üyedir ve her geçen gün üye sayısı artmaktadır. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından yönetilen sisteme tek bir başvuru ile birden fazla ülkeye marka tescil başvurusu yapılabilmektedir. Maliyet ve operasyonu minimuma indiren sistemde, tescil sonrası işlemler de tıpkı başvuru gibi tek merkezden yapılabilmektedir. Tescil süresi yaklaşık iki yıldır. Başvuru yapılan ülkedeki yerel patent ofisinin (ülkemiz için – Türk Patent Kurumu) vereceği ret ya da kısmi ret gibi olumsuz kararlar, sistemdeki başvuruya da aynen yansır. Bu nedenle Madrid sistemini kullanmak isteyen girişimciler, markalarının Türkiye’de tescilli ya da tescil konusunda emin oldukları noktada bu sistemi kullanırlarsa başarı şansları daha yüksek olur. Başvuru kapsamındaki ülkelerde verilen kararlar birbirinden bağımsızdır ve tüm başvuruyu etkilemez.
- Topluluk Markası (CTM): Avrupa Birliği’ni oluşturan 27 ülkenin tamamına tek bir başvuru ile ulaşılabilme imkanı sağlayan bir sistemdir. Ülkemizin ihracatının yaklaşık yarısının AB ülkelerine yapıldığı düşünüldüğünde, bizim için son derece kullanışlı bir sistem olduğu söylenebilir. Tek merkezden başvuru imkanı tıpkı Madrid Protokolü sistemi gibi operasyon ve maliyet avantajı sağlar. Süreç 6-9 ay gibi son derece kısa bir sürede tamamlanır. Özellikle ihracat anlaşmasını tamamlayan ama marka tescili olmayanlar için ideal bir sistemdir. Ancak önemli bir dezavantajı, üye ülkelerin herhangi birinde verilecek olumsuz kararın tüm başvuruya aynen yansıyacak olmasıdır. Yani İrlanda’da verilen ret kararı, markanın Almanya’da olumlu devam eden sürecin de olumsuz sonuçlanmasına yol açar.
- OAPI ve ARIPO sistemleri: OAPI Fransızca konuşulan 16; ARIPO ise, İngilizce konuşulan 19 Afrika ülkesinde başvuru yapmak için kullanılan bir sistemdir. Ülkesel başvuruya göre maliyet ve operasyon avantajları vardır.
Her marka, her sistem ve her ülke kendine özgü şartlar taşımaktadır. Bu nedenle yurt dışı marka başvurusu yapmak isteyen girişimcilerin mutlaka bir marka vekilinden destek almalarını öneriyoruz.
Yurt Dışında Marka Neden Tescille Korunmalı?
İhracatçıların çoğu ürünlerini gönderdikleri müşterileri, bayileri, distribütörleri ya da ilgili ülkedeki aracıların desteği ile işlemleri tamamlamakta ve ihracat döngüsünü sürdürmektedir. Bu döngüyü sağlayan unsurlar, bazen iyi niyetli davranmamakta ve ürünlerinizi gönderdiğiniz ülkede markanızı kendi adlarına tescil ettirebilmektedirler.
Böyle bir durumda kendi markanızı kaybetmeniz bir yana, ürünlerinizin ilgili ülkeye girişi sırasında gümrüklerde pek çok olumsuz durum yaşanmakta ve ürünler heba olmaktadır.
Pazarlama açısından markanızın taşıdığı size özel değerlerin, fikri mülkiyet hukuku açısından da size özel kalması ve taklitlerinin önüne geçebilmeniz için ihracat yaptığınız ülkelerde de marka tescilini yaptırmanız gerekmektedir.
Dünyanın en büyük ve yaygın e-ticaret platformu Amazon tescilli marka sahibi olan satıcılara ayrıcalıklar sağlamak ve muhtemelen de kısa bir süre içinde kendi platformunda sadece tescilli markalı ürünlere yer verecek kapsamlı adımlar atmak için Brand Registry isimli programı başlattı.
Brand Registry programı kapsamında Amazon, tescilli marka sahiplerine sağladığı ayrıcalıkları da şöyle sıralamış:
- Marka tesciline sahip olmak markanızı korsanlara/hırsızlara, fason ürünlere veya markanızı/logonuzu kullanan insanlara karşı korurken Amazon’un desteğini almak için tek yoldur.
- Özel marka satıcıları için Enhanced Brand Content’i (Zenginleştirilmiş Marka İçeriği) almanın tek yoludur. Enchanced Brand Content sayesinde dönüşüm oranı yüksek dinamik ve görsel ürün listesi oluşturabilirsiniz.
- Amazon Brand Registry hizmetini geliştirme ve yeni özellikler ekleme ihtimali çok yüksek. Marka tesciline ne kadar erken sahip olursanız, yeni eklenen özelliklere daha erken erişim sağlar ve rakiplerinizden bir süre de olsa önde olabilirsiniz.
Dünya ticaret rakamları içinde e-ihracatın payı, bu pay içinde de Amazon’un kapladığı yer düşünüldüğünde Alibaba ve Ebay gibi diğer yapıların da çok kısa zaman içinde marka tescilleri konusunda önemli adımlar atacağına emin olabiliriz.
İhracatçılar için önemli konulardan biri de mal ve ürünlerini pazara sunacakları ülkelerde mümkün olan en fazla reklam, tanıtım ve pazarlama faaliyetini yapabilmektir.
Bu konuda devletimizin çok önemli yasa ve mevzuat çalışmaları olmuş ve ihracatçılara dönük çok sayıda teşvik uygulanmaya başlamıştır.