Primus Inter Pares, yani eşitler arasında birinci…
Hayatın hemen her alanında rastlanan bir durumdur. Benzer özellikte olanlarının arasında bir tanesinin daha öne çıkması durumunu anlatan Latince bir kavramdır.
Aynı rütbe, makam veya mevkiye sahip kimseler arasında en kıdemli olanı belirtmek amacıyla kullanılabilir. Özellikle siyaset ve sosyoloji kökenli tartışmalarda genellikle başka açılardan bakarak kullanılmaktadır. Biraz kendi gibi olanı kayırma, çeşitli açılardan kendine yakın gördüğünü diğerlerinden ayırarak farklı davranma ya da onunla ilgili düşünce ve tasarruflarında daha üst – iyi bir noktaya koymaktır.
Marka tescilinde faaliyet alanları 45 farklı alana bölünerek uluslar arası kabul görmüş bir sistem ile sınıflandırılır. 1’den 34. Sınıfa kadar olanlar üretim, 35 – 45 arasında kalan sınıflar da hizmetleri tanımlar.
Endüstriyel tasarım ve patentler de farklı kriterlere dayanan ama benzer bir sınıflandırma sistemi kullanılır.
Bu nedenle aynı marka ismi, hem bulaşık deterjanı üreten bir firma hem de bilgisayar üreten bir firma tarafından tescille korunabilir.
Bu 45 sınıf içinde 35. Sınıf da bizim alanımızın Primus Inter Pares’i yani eşitler arasında birincidir. 35. sınıf ek başka bazı alanları tanımlasa da ağırlıklı olarak farklı ürün ve hizmetleri bir araya
getirerek bunları satma – pazarlama konusunda faaliyet gösterecek firmaların marka isimlerini tescil etmek için kullandıkları sınıftır. Örneğin bir market açacaksanız, marka isminizi 35. Sınıfta tescille korumalısınız.
Ancak private label diye tarif edilen kendi markanıza bir ürün çıkartacaksanız onu içeren sınıfta da markanızı tescil ettirmelisiniz.
Bunun dışında her meslekte olduğu gibi, fikri sınai mülkiyet alanında da çürük yumurtalar mevcut. Yaptıkları işi bir meslek olarak değil, sadece ve hangi şekilde olursa olsun para kazanma aracı olarak gören bir sahtekar grubu bizde de var.
Bu kişiler marka sahipleri ile iletişim kurarak, 35. Sınıfta da markanızı tescil ettirmeniz lazım yasal zorunluluk, cezası var vb. söylemlerle dolandırmak istemekteler.
İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde de nispeten yavaşlayan ekonomik aktiviteden faydalanmak isteyen bu sahtekar kitle yeniden hareketlendi ve marka sahiplerini dolandırma peşindeler.
Bu noktada hak sahiplerine tekrar hatırlatmakta fayda var. Özellikle belli bir süredir piyasada çalışmakta olan ve Türkpatent’e akredite olmuş patent- marka vekili ile çalışın. Bu kişiler, bu işi meslek olarak görme ihtimali en yüksek olan gruptur. Size doğru bilgiyi vermekle yükümlüdürler ve sahip oldukları vekillik belgesi nedeniyle de ayıplı davranışları oluşursa yaptırıma maruz kalmaktadırlar.
Buna ek olarak, bütün yasal ve mevzuata dayalı gelişmeleri de en yakından takip eden grup, marka – patent vekilleridir. Herhangi bir yasal değişiklik marka sahibi olarak size bir yükümlülük getirirse, vekiliniz hem sizi uyarmakla yükümlüdür hem de yapılacak bu işlem üzerinden de gelir elde edeceği için kendisi de zaten sizi haberdar edecektir.
Özetle bir patent-marka vekili ile çalışın. Çalışmadan önce vekillik belgesini isteyin ve Türkpatent’ten teyid edin. Sonrasında da vekilinizin size verdiği bilgiye güvenin. Şüphe duyarsanız da kendiniz başka bir vekilden ilgili durumu teyit etmekten çekinmeyin.