Pastırma Savaşları…Kayseri vs. Kastamonu

Geçen hafta basında yer alan bir haber Kayseri ile Kastamonu şehirlerimizi karşı karşıya getirdi!

Haberin giriş kısmı şöyle:

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Mantıda Kayseri, pastırmada Kastamonu” sözleri üzerine iki kentin pastırmaları karşılaştırılmaya başlandı bile.

Kökleri Kayseri’de

Günaydın Et ve Restoranlar Grubu kurucu ortağı Cüneyt Asan bu karşılaştırmayla ilgili olarak, “Pastırmanın ana vatanı Kayseri’dir. Fakat pastırmaya artan talep sebebiyle Kayseri’de geleneksel yöntemlerden uzaklaşılarak fabrikasyona kayanlar oldu. Fabrikasyon üretimden gelene de pastırma demek zor, çünkü pastırma değil, ıslak bir et çıkıyor ortaya. Pastırmanın bir ruhu vardır. Tuzu, çemeni çok farklıdır. Ama pastırma için en önemlisi rüzgârdır. O rüzgârın en güzel estiği yer de Erciyes’tir. Geleneksel yöntemlerle yapılan pastırma o rüzgârı yemelidir. Fabrikasyon olanın ise sadece adı pastırmadır. Kastamonu ise son yıllarda pastırmada daha fazla öne çıkmaya başladı. Bunun nedeni ise hâlâ geleneksel olarak yapılan üretimin daha fazla olmasıdır. Kastamonu’da bir üreticimiz sadece bu iş için et yetiştirip, geleneksel yöntemler kullanarak üretim yapıyor. Bu üretim öyle bir değerli hâl aldı ki Kastamonu pastırmada öne çıktı.” değerlendirmesinde bulundu.”

Sayın Asan’ın tarif ettiği mesele tam olarak coğrafi işaret kavramına denk geliyor. Fabrikasyon olarak nitelediği durum ise, tam da bizim ülke olarak standartlar ve süreklilik konusunda ne kadar zayıf olduğumuza işaret etmekte.

Bu arada resmi kayıtlara bakarsak Kayseri 1-0 önde aslında… Aşağıda Kayseri pastırmasına ait coğrafi işaret belgesini görebilirsiniz.

www.ci.gov.tr adresinden kolayca ulaşabileceğiniz bilgilere baktığınızda Kastamonu kökenli tescilli bir pastırma maalesef yok. Elbette tescilli olmaması, var olmadığı anlamına gelmez. Ama bir ürüne ait tescilli bir coğrafi işaret varsa en azından o ürünle ilgili temel bir tarif, temel bir var olma şeklinden bahsedebilirsiniz.

Bu da her seferinde üretimin nerede ve hangi şartlarda doğru – sürekli aynı sonucu verdiğini gösterir. Buradan bakınca kavramsal olarak da Kayseri’nin önde olduğunu söyleyebiliriz.

Bu tür tartışma ve polemikleri çok faydalı ve farkındalık yaratıcı olarak görüyoruz. Umarız devletin en üst düzeyinin coğrafi işaret hazinemize gösterdiği ilginin %1’i ürünün taraflarınca da gösterilir.

Biz de zenginlik açısından üzerinde oturduğumuz hazineyi fark eder; bir peynirden, bir şaraptan, bir viskiden her yıl milyar € gelir elde eden Fransa, İsviçre, İtalya, İskoçya gibi ülkeler seviyesinde sürdürülebilir ürünlerimizi coğrafi işaretle satarız.

Obez bir Amerika’da coğrafi işaret olarak raflara çıkan baklavanın, tahin-pekmez’in, Adana – Urfa Kebabı’nın, Maraş Dondurması’nın nasıl bir girdi sağlayabileceğini hayal bile edemiyoruz.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Facebook

LinkedId