Başlık biraz reklam sloganı gibi oldu farkındayım ama bir reklamdan değil, hayatımıza yeni yeni girmeye başlayan ve kısa süre sonra da ciddi şekilde popüler olacağını düşündüğüm bir marka türünden bahsedeceğiz.
Ama önce sınai mülkiyet açısından “marka” nedir ona bir bakalım. Sınai mülkiyet açısından marka; bir işletmenin ürettiği ya da sattığı mal ve hizmetleri diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmek için kullanılan her türlü; sözcük, şekil, renk, harf, sayı, sesler, hareket, koku veya ambalajdan ibaret olabilen İŞARETTİR.
Biz sınai mülkiyet profesyonelleri için neredeyse hayatın sırrı gibi bir şeydir, ayırt edicilik… Bizler açısından üretilen her marka, yenilik yeni bir görsel (tasarım) yüzlerce detay açısından sorgulansa da aslında temelde bir tek konuya bakarız.
Bir başka girişimin markası, sloganı, görseli, teknolojisi ya da fikrinden farklı, yani ayırt edici mi?
Türkiye’de her ay ortalama 9- 10.000 marka başvurusu yapılıyor. Bu kadar fazla ihtimal içinde farklı olmak da bambaşka bir çaba hatta bazen sanata yakın bir icra gerektiriyor.
Bakın ABD’de yayınlanan çok ilginç bir istatistik var. Amerika’da en sık kullanılan 1.000 kelimenin %85’i marka olarak tescillenmiş durumda. Yani insanlara yaptığınızı işi ya da sattığınız mal ya da hizmeti kolayca anlatabilme imkanı hakikaten çok zorlaştı.
Neyse ki sınai mülkiyet yaşayan, insanlar ve ihtiyaçlarıyla beraber nefes alıp veren bir konu. Doğal olarak ihtiyaçlar değişip geliştikçe, sınai mülkiyet de değişiyor, gelişiyor.
Bu değişim treni marka tescili durağına da uğruyor haliyle ve ortaya yepyeni marka türleri çıkıyor. Bunların öne çıkanlarını http://www.interpatent.com.tr/marka-turleri/ linkine tıklayarak inceleyebilirsiniz.
Biz de bu hafta bu türlerin içinden renk markasına değinelim dedik.
Hepinizin bildiği gibi renklerin de insanlar üzerinde bıraktığı bir izlenim ve belirli duygular var. Evet belki gün içinde koşuşturmadan durup şu renk bana bunu hissettirdi, bu renk beni şöyle rahatlatıyor falan demiyoruz ama araştırmalar gösteriyor ki; renklerin duygu dünyamızda birer anlamı var.
Sizler de bilirsiniz kırmızı hızlı tüketimin rengidir. Lacivert – bordo – gri güven ve istikrar duygusu verir, danışmanlık rengidir. Yeşil tazeliği, doğallığı çağrıştırır vs.
İşte bu renklerin kendi başlarına çağrıştırdıkları bir yana, çeşitli kombinasyonları da aslında bizler için birer anlam, değer ifade eder.
Neredeyse hepimizin gönül verdiği renkler vardır mesela. Kimimizin kanı sarı – kırmızı, kimimizin sarı lacivert akar. Kimimiz hayata siyah – beyaz bakarız, kimimizin isyanı da bordo – mavidir.
Hatta o kadar ki, binlerce kilometre uzakta İspanya’da bile isyan bordo mavidir; isyan edilen krallık ise mor – beyazdır.
İşte renkler böylesine güçlü ve yaşamın her noktasına dokunabilen birer unsurdur.
Markalar da bu kadar güçlü bir imgeye kayıtsız kalamazlardı. Bugün pek çok markanın örneğin logosunu tam hatırlamasak da 2 benzer arasından renkleri üzerinden ilgili marka – logo eşlemesini rahatlıkla yapabiliriz.
Renklerin her zaman aynı tonda kullanılabilmesini sağlamak amacıyla pantone kodları adı verilen değerler kullanılır.
Renk markası tescili için gerekli olan bilgi markanın, kendisini ifade eden renkleri belli eden bu kodlar ve bu kodların ifade ettiği renk örnekleridir. Bu iki bilgi ile sanki bir slogan ya da kelime başvurusu yapıyormuşçasına marka tescili için başvuru yapabiliriz.
Bu arada şu pantone nedir sorusuna da cevap verelim. Pantone markası 1962 yılında Amerika’da kurulmuş renk, boya, kumaş, kozmetik, plastik renklendirme üzerine hizmet vermekte olan bir kuruluştur. Pantone markasının oluşturmuş oldukları Pantone Renk Eşleştirme sistemi uzun süredir tüm dünyada reklam, iletişim, matbaa gibi sektörlerde renk standartı olarak kullanılmaktadır.
Halen ülkemizde aralarında Anadolubank, Mango, Kuveyt Türk gibi firmaların da bulunduğu 20’ye yakın renk markası tescili bulunmaktadır.