Geçtiğimiz 2 hafta içinde dünya gündemini sarsan en önemli konulardan biri Facebook skandalıydı. Bilmeyenler için kısaca özetleyelim. Cambridge Analytica isimli bir firma, Facebook’un kişisel verileri koruma konusundaki bazı açıklarından! faydalanarak yaklaşık 50 milyon kişiye ait kişisel veriyi ele geçirir. Bu veriyi de ABD seçim kampanyasında Trump kampanya yönetimi tarafından kullanılmak üzere işler ve kaba bir özetle ilgili kişilere kendilerine uygun içerikleri hazırlayıp göstererek seçimi manipüle ederler.
Bunun üzerine Facebook adına Zuckerberg hatalı olduklarını ve gerekli iyileştirmeleri yapacaklarını söyler ama kısa süre içinde Facebook hisseleri de 8 milyar dolar kadar kayıp yaşar.
Konu dünya çapında yayılmaya başladıkça pek çok insan Facebook’taki hesabını kapatır. Hatta hesap kapatma işinin öncüsü de bir Türk takipçisinin “Adamsan hesabını kaparsın” mesajına cevap olarak Tesla firmasının başkanı Elon Musk olur.
Şimdilerde Alman Commerzbank , internet tarayıcı hizmeti sunan Mozilla ve pek çok irili ufaklı şirket de Facebook’ta yer alan reklam kampanyalarını bir süre durdurduklarını açıkladılar.
Görünüşe göre bu hesap kapatma virüsü bir süre daha yayılmaya ve Zuckerberg-Facebook cephesi de bir süre daha zarar yazmaya devam edecek.
Ülkemizde de sosyal medyada ciddi bir infial yaratan durum pek çok insanın hesap kapatması ve hesap kapatma kampanyasına destek vermesi şeklinde bütün hızıyla sürüyor.
Buraya kadar her şey net ve verilen tepkiler de anlaşılır. (Kişisel veriler de aslında alanımıza giriyor ama bu hafta başka bir açıdan bakalım istedik.)
Şimdi bu işe klasik sınai mülkiyet hakları (marka-patent-tasarım) açısından bakıldığında enteresan bir durum söz konusu. Facebook’ta yer alan paylaşımlar, “like”lar vs. konusunda ciddi (ve haklı) tepkiler veren pek çok kişi, şirketinin sınai hakları konusunda tamamen görmedim-duymadım-bilmiyorum oyunu oynuyor.
Gün içinde pek çok yöntemle pek çok “potansiyel” hak sahibi ile iletişim kurup sınai hakların ne kadar önemli olduğunu, harcanacak rakamların elde edilecek değer ve süresi ile karşılaştırıldığında ne kadar cüz’i olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.
Büyük bir çoğunluk bu haklarını korumak ya da elde etmek konusunda son derece isteksiz. Pek çoğu “Aman -mesela- markayı tescillesek ne olacak ki? Zaten işimiz devam ediyor boşa masraf” cümlesi ile özetlenebilecek bir turum sergiliyor.
Oysa ki durum sanılanın aksine gelişiyor. Basit işlemler ve cüz’i bir bütçe ile halledilebilecek pek çok konu; zamanında aksiyon alınmadığı için bir süre sonra, sonu net olarak görülemeyen ve pahalı dava süreçlerine kadar gidiyor.
Özetle şunu diyoruz: Sınai haklar da hem sizin hem de işletmenizin kişisel verisidir. En az paylaştığınız resim ya da tıkladığınız like butonu kadar değerlidir. Lütfen sınai haklarınızı koruma konusunda da en az kişisel haklarınız kadar duyarlı davranın.
Bakın daha geçen hafta Tayland hükümeti, Çinli firmaların tropikal meyve “düryan” için Tayland’da yetiştirilen çeşidinin adıyla (monthong) ticari marka tescili almasını protesto etti.
Dünya Ünlü Kanadalı iletişimci Mc Luhan’ın dediği gibi global bir köy haline geldi. Artık rakipleriniz yan sokakta ya da diğer semtte değil, dünyanın herhangi bir yerinde olabilir.
Önümüzdeki yıl alışveriş sitesi Amazon’un Türkiye’ye geleceği (hatta bu yıl geleceklerdi ertelendi) söyleniyor.
Bu yakıcı rekabetle mücadele etme konusunda en önemli silahınız sınai mülkiyet olacak, bizden söylemesi.